Geçtiğimiz hafta iftira, yalan, linç ve hedef gösterme haberleriyle meşhur bir gazete infial’i iç savaşa hazırlık yapmakla itham ederek hedef tahtasına oturtmuş, bunun üzerine oluşan baskı süreci bu akşam gerçekleşen küçük çaplı bir baskınla sonuçlanmıştır. Haberin saçmalığının farkında olan ve mekanı kriminalize etmek için herhangi somut bir gösterge bulamayan polis, bu akşam zabıtayı da öne sürerek 1 akrep ve yaklaşık 15 polisle infial’i basma girişiminde bulundu. Girdikleri anda fotoğraf çekmeye kalkışan polis engellenerek arkadaşlarımız tarafından arama izni olmadığı gerekçesiyle dışarı çıkartıldı, tartışma dışarıda devam etti. Bu sırada mekanda GBT yapamayan polis destek isteyerek sokak başlarını tuttu, mekandan çıkanlara GBT yaptı. Daha sonra tehditlerle sokağı terketti. Yaşanan baskında baş ağrısından başka herhangi bir sorun yaşanmadı. Gerginlik sürüyor.
Daha başımıza ne gibi çoraplar öreceklerini bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey varki o da iktidarın son aylarda kendine muhalif olan her kesimi silip süpürmeye ant içtiğidir. Elinde çoluğun çocuğun, yüzlerce insanın kanı olan bir iktidarın saray soytarılığını yapan bu gibi basın-yayın organları baskıya zemin hazırlamakta, tüm muhalif kesim hedef tahtasına oturtulmaktadır. En barışçıl sosyal hareketler bile, bu gibi ihbar ve iftira yayınları yoluyla kriminalize edilebiliyor ve bu gibi mesnetsiz iddialarla polis birimlerini anında harekete geçirip sindirme operasyonları yapılabiliyor. Görevleri, iktidarın baskı aygıtlarını şiddetlendirmek adına yeni iç düşmanlar yaratmak olan bu ‘muhbir’ gazeteler, bir haberin araştırmasını yapmak veya yerinde görmek şöyle dursun, haberi Ankara’dan yaptıklarını yazmaktan bile çekinmiyorlar.
Bizi samimi bir özsavunma atölyesinden yola çıkarak iç savaşa hazırlanmakla suçlayanlar öteden beri, komando kamplarında ve spor salonlarında (bkz. Milli Gençlik Vakfı) seri katil ve linç kültürüne aktif katılım sağlayacak ırkçı-faşist tetikçiler yetiştiren bir güruhun sesi olarak, iftira, linç ve yalanlarıyla iç savaşın asıl kışkırtıcılarıdırlar. Sadece kendi ülkelerindeki iç savaşı beslemekle kalmıyorlar, komşu coğrafyalara dahi silah taşıyarak iç savaş ihraç edenlerin kalemşörlüğünü üstleniyorlar.
Günümüz siyasal zemininde, daha açılalı birkaç ay olan infiAl’in devletin baskı aygıtları tarafından hedef alınacağını beklememek saflık olurdu (tabi bu kadar komik bir biçimde hedef tahtasına oturtulacağını da tahmin edemezdik). Bizler anarşistiz….Tahakküm, baskı ve sömürü ilişkileri olmaksızın, devlet ve kapitalizm olmaksızın dayanışmanın, karşılıklı-karşılıksız yardımlaşmanın ve birbirine saygının hüküm sürdüğü özgür bir yaşamın bütün devletlerin çıkarına aykırı olduğunun ve baskı aygıtlarının bizi ezmek için her zaman hazır olduklarının farkındayız. Onların bizleri terörize etmeleri için herhangi bir suç işlemiş olmamız gerekmiyor, anarşist ve anti-otoriter fikirlere sahip olmak, bu yönde ilişkiler kurmak, etkinlikler gerçekleştirmek ve fikirlerimizi ifade etmek bile yeterli. Demokrasi budur…
Kapitalizm, devlet ve total olarak uygarlığın kendisi zaten bir iç savaştır. Bu savaşı biz başlatmadık. Sömürü ve baskı aygıtları, üzerlerine çöreklendikleri topraklara karşı savaşı çok uzun zaman önce başlatmıştı bile. Ve bu savaşı bitirecek olan topyekün özgürlüğün örgütlenmesidir.
Bilindiği üzere kolektif bir mekan olan infiAl kurulduğu günden bugüne dek karşılıklı-karşılıksız yardımlaşmaya ve dayanışmaya dayalı çeşitli etkinliklere yer verdi. (Film gösterimleri, yemekler, atölyeler, kütüphane, al götür köşesi, bar geceleri vs.) Devlet muhbir muhabirleri aracılığıyla bu gibi ithamlarla bizi baskı altına almaya hazırlana dursun infiAl gücü yettiği sürece ayakta kalacaktır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, mekanımızın kapısı faşistlere her daim kapalı, elektriğimiz ana kofradan kesik olacaktır. Bunun dışında herkesi bekleriz….